ABD–Çin Ekseninde Nadir Toprak Elementleri ve Ticaret Savaşı
Amaç: Bu yazımda ABD–Çin ekseninde nadir toprak elementleri (NTE) ve ticareti konusunu tartıştım. Investing.com’da yayınlanan habere göre (İlgili Haber İçin Tıklayınız), Çin kısıtlayıcı şekilde uygulamakta olduğu nadir toprak ihracat lisans sistemini gözden geçirdiğini belirtmiş, ancak ABD’nin bunu “yetersiz gevşeme” olarak değerlendirdiği ifade edilmiştir. Bu yazımda nadir toprak elementlerinin ABD–Çin ticaret savaşının yeni bir cephesi olup olamayacağını inceledim.
1) Giriş
Nadir toprak elementleri, akıllı telefonlardan elektrikli araçlara, savunma sistemlerinden yenilenebilir enerji teknolojilerine kadar geniş bir kullanım alanına sahiptir. Çin’in bu stratejik mineraller üzerindeki hâkimiyeti, son yıllarda ABD ile yürüttüğü ekonomik rekabetin önemli bir cephesi hâline gelme potansiyelini barındırmaktadır. Son dönemde Çin’in ihracat kurallarını yeniden düzenleme kararı, bu alandaki jeoekonomik çekişmeyi yeniden gündeme taşımıştır.
2) Nadir Toprak Elementleri Nedir? Neden Önemlidir?
Nadir toprak elementleri (NTE), periyodik tablonun lantanitler grubuna dâhil 15 element ile birlikte itriyum ve skandiyumdan oluşan toplam 17 elementlik bir gruptur. Doğada bol miktarda bulunmalarına rağmen, düşük yoğunlukta ve karmaşık mineraller içinde dağılmış hâlde olduklarından ekonomik olarak çıkarılmaları ve saflaştırılmaları zordur. Neodim, disprosyum, terbiyum ve praseodim gibi elementler, elektrikli araç motorları, rüzgâr türbinleri ve savunma teknolojileri gibi stratejik sektörlerde vazgeçilmez girdilerdir. Bu nedenle nadir topraklar, dijitalleşme ve yeşil dönüşüm süreçlerinin temel bileşenleri arasında yer almaktadır.
Bu elementlerin önemi yalnızca sanayi üretimiyle sınırlı değildir; aynı zamanda jeopolitik rekabetin de odağında yer alır. Küresel üretim ve işleme kapasitesinin yaklaşık yüzde 70’i Çin’in elindedir ve bu durum Pekin’e uluslararası tedarik zincirlerinde önemli bir jeoekonomik avantaj kazandırmaktadır. Özellikle savunma, yenilenebilir enerji ve yüksek teknoloji sektörlerinde NTE’lerin ikamesi güçtür. Bu nedenle ABD ve AB başta olmak üzere birçok ülke tedarik bağımlılığını azaltmak için yerli üretim, dost-yakın tedarik ve geri dönüşüm stratejileri geliştirmektedir.
2020–2023 döneminde nadir toprak elementlerinin küresel üretiminin yaklaşık yüzde 70’i Çin’e aittir. Dünya ticareti verileri, Çin’in bu alanda en büyük ihracatçı olduğunu ve payını giderek artırdığını göstermektedir. Bu durum, Çin’in elindeki ezici üstünlüğün yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda politik sonuçlar da doğurabileceğini ortaya koymaktadır.
3) ABD–Çin Ekseninde Nadir Toprak Elementleri
Reuters kaynaklı ve Investing.com’da yayınlanan haberlere göre Çin’in NTE piyasasındaki üstünlüğü ve Ekim 2025’te aldığı yeni kararlar ABD tarafında tepkiyle karşılanmıştır. Çin ilk olarak, Ekim 2025’te NTE ve mıknatıs/geri dönüşüm ekipmanı gibi “teknoloji” kalemlerini kapsayan kontrolleri sertleştirmiş; özellikle savunma ve yarı iletken kullanıcılarına lisans vermeme veya olay bazlı inceleme başlatacağını duyurmuştur.
Ardından gelen diplomatik temasların ardından, 7–9 Kasım 2025 tarihlerinde Pekin, ihracat izinlerini “bir yıla kadar geçerli” olacak şekilde yeniden tasarlamayı gündeme almış; ancak Nisan 2025’te getirilen kısıtlamaların tamamen kaldırılmayacağını açıklamıştır. Washington yönetimi bu adımı “kısmi ve yetersiz gevşeme” olarak nitelendirmiştir. Aynı hafta galyum, germanyum ve antimon ihracatına ilişkin yasakların askıya alınabileceğine dair haberler de medyaya yansımış; bu da müzakerelerin yalnızca nadir topraklarla sınırlı kalmadığını göstermiştir.
4) Bu Durum ABD–Çin Ticaret Savaşının Yeni Bir Cephesi Olabilir mi?
Bu sorunun yanıtı oldukça açık: Aslında çoktan yeni bir cephe oluşmuş durumda. Nadir topraklara yönelik lisans düzenlemelerinin artık yalnızca ticari değil, stratejik ve teknolojik bir müzakere konusu haline geldiği görülüyor. Taraflar sadece elementlerin ticaretini değil; işleme teknolojisi, geri dönüşüm ekipmanı, Ar-Ge işbirliği ve hatta nihai kullanıcı lisanslarını da müzakere masasına taşımış durumdalar.
NTE’ler, savunma, havacılık, güç elektroniği, rüzgâr türbinleri ve elektrikli araç motorları gibi birçok sektörde Nd, Pr, Dy, Tb mıknatıslarına bağımlıdır. Lisans sürecindeki en ufak bir gecikme bile üretim zincirini aksatabilir. Bu nedenle ABD’nin bu konuda ısrarını sürdürmesi şaşırtıcı değildir; aksi takdirde, literatürde “değer zinciri egemenliği (value-chain dominance)” olarak tanımlanan durum, Çin lehine kalıcı bir biçimde gerçekleşebilir. Ayrıca Çin’in “sıkılaştırma–gevşetme” döngüleri, küresel arz zincirlerinde yapısal belirsizlik yaratmakta; ABD, Japonya ve AB’nin kısa vadede Çin’in işleme kapasitesini ikame etmesi oldukça zor görünmektedir.
5) Sonuç
Nadir toprak elementleri, 21. yüzyılın petrolü olarak anılmaya aday. ABD–Çin ticaret savaşının bu yeni cephesi, yalnızca stratejik mineralleri değil, teknoloji transferi, lisanslama ve tedarik zincirleri üzerindeki egemenlik mücadelesini de temsil etmektedir. Bu süreç, küresel ekonomi açısından uzun vadeli yapısal dönüşümleri beraberinde getirecektir. Önümüzdeki dönemde ülkelerin rekabet gücü, sadece bu kaynaklara erişim kapasitesine değil, aynı zamanda işleme teknolojisi, geri dönüşüm altyapısı ve stratejik stoklama politikalarına da bağlı olacaktır.
Etiketler: #RareEarths #TradeWar #China #US #Geoeconomics #CriticalMinerals #InternationalTrade
Yazan: Erdem Ateş – Uluslararası Ticaret ve Ekonomi Üzerine Analizler

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder